sigorta hukuku

Sigorta ve Trafik Hukuku

Sigorta ve trafik hukuku, Malum olduğu üzere trafik kazaları nedeniyle meydana gelen maddi zararların (maluliyet zararı ya da destekten yoksun kalma zararı) tazmini için ya sigorta şirketine başvuru yapılmakta ya da dava açılmaktadır. Ancak son birkaç yıl içerisinde özellikle zararın ödenmesi için sigorta şirketlerine yapılan başvuru işlemleri bir kısım kimseler tarafından büyük bir rant olarak görülmüş ve bu alanda insani duygular ve kurallar hiçe sayılarak, avukatlık yetkileri gasp edilerek büyük bir sektör oluşturulmuştur.

Meydana gelen bir kazadan hemen sonra henüz kazanın şokunda olan kazazede veya ölü yakınlarının tanınmayan kişilerce herhangi bir talep olmamasına rağmen hastanede veya evde ziyaret edildikleri, farklı kişilerce defalarca telefonla aranıldıkları, vekaletname verilmesi yönünde ısrarla talepte bulunulduğu hepimizin özellikle son zamanlarda sıkça gördüğü/duyduğu bir vakadır. Sigorta aracılık hizmetleri çalışanlarının vekaletname aldıkları ya da iletişime geçtikleri kazazede veya ölü yakınlarından bazıları ile yaptığımız görüşmelerde;

Bu tür şirketlerin “sigorta aracılık hizmetleri” ya da “hasar takip merkezi” gibi isimlerle faaliyet gösterdikleri, Talep olmaksızın iletişime geçildiği, kendilerine nasıl ulaşıldığı, arayan ya da ziyarete gelen kişilerin kazadan nasıl haberdar oldukları konusunda bilgi sahibi olmadıkları,

Genellikle telefon ile ulaştıkları, bazen de cenaze evinin veyahut da kazazedenin ziyaret edildiği,

Arayanların genellikle şirket yetkilisi olduklarını belirttikleri bazen de avukat ya da avukat yardımcısı olarak kendilerini tanıttıkları, bazen de “bakanlıktan arıyoruz” denilerek işe resmi bir hüviyet kazandırılma çabasının olduğu,

Kaza günü başlamak üzere kaza gününü takip eden günlerde de çok sayıda ve de farklı kişilerden telefon aldıkları ve ısrarlı davranıldığı, aramaların 1-2 yıl geçmesine rağmen halen devam ettiği,

Çok kısa bir süre içerisinde ve hak edeceklerinden çok daha fazla bir tazminatın tahsil edileceğinin taahhüt edildiği, ne bir hukuki bilgisi ne de aktüerya uzmanı olmadıkları halde, bu kadar teknik bir konuda, maluliyet yada vefat tazminatını adeta kafadan?? hesaplayarak çıkacak tazminatı net ve kesin olarak belirleyerek insanları kandırdıkları,

Bazen emeklilikle ilgili bir durum olmasa dahi emeklilik hakkının sağlanabileceği ya da çocukların tüm eğitim masraflarının devletçe karşılanması başvurusunda açacağı gibi gerçeğe aykırı taahhütlerde/beyanlarda bulunularak (vekaleti alayım sonrası hayrola) mantığı ile hareket edildiği

Zarar gören veya yakınlarından sadece bir kişinin değil birden fazla kişinin aranıldığı, aranılan kişinin olumsuz cevap vermesi halinde zarar görenin yakınlarından başkalarının aranıldığı,

Kazayla ilgili bir avukata vekaletname verilmiş ise bu durumda da kendilerinin devamlı sigorta şirketleri ile çalıştıklarını ve bu sayede kurulan ilişkiler nedeniyle daha kısa sürede ve daha fazla tazminat alabileceklerini söyledikleri, bu yöntemde muvaffak olamaz iseler derhal avukatı karalamaya başladıklarını, kendilerinin daha uzman olduğunu ve bu konunun uzmanlık gerektirdiğini, avukatın ise uzman olmadığını veyahut da yapacakları işlemlerin avukat ve mahkeme ile ilgisinin olmadığı, başka bir alacağı tahsil edeceklerinin söylenildiği veyahut da yapılacak başka bir işin olduğuna ikna edilmeye çalışılarak vekaletname alındığı,

Kolay kolay avukatla görüşme olmadığı, genellikle sıfatının ne olduğu bilinmeyen bir kişi ile tüm görüşmelerin yapıldığı,

Görüşme yapan kişi dışında kimseyi tanımamasına rağmen verilen vekaletnamede bazen 20-30 kişinin vekil tayin edildiği,

Vekil tayin edilen 20-30 kişi arasında genellikle sadece bir avukatın olduğu,

Somut olaya özel bilgiler dikkate alınmaksızın (kusur, maluliyet, gelir vs.) her dosyada tazminatın alınacağının söylenildiği, daha da ileri gidilerek taahhütte bulunulduğu, olumsuz ihtimaller hakkında bilgilendirmelerin yapılmadığı,

Bilgi ve belge almada zorluklar yaşanıldığı,

Bazı avukatların da bu tür şirketlerle birlikte hareket ettikleri, keza Türkiye’de müvekkil adına sadece avukatlara verilen dava açma yetkisi göz önüne alındığında, iş takipçisi / hasar danışmanlık şirketi adı altında insanları sömüren kişilerin, aldıkları dosyayı komisyon karşılığında bazı avukatlara yönlendirdiği,

Sigorta başvurusu işlemi karşılığında bazen %50-60 gibi çok yüksek oranlardaki ücretlere sözleşme imzalatıldığı, maalesef ülkemizin acı bir gerçeğidir.

Zira Birçok defa da cenaze evinin ya da hastanenin söz konusu takipçiler tarafından 1-2 gün içerisinde ziyaret edildiğini, vekaletname toplamaya çalıştıklarını hepimiz görmüşüz, duymuşuzdur.

Kazazedenin akrabaları dahi bu işlere girerek ya “komisyonculuk” yapmaya başladığı ya da komisyon karşılığında zarar gören akrabalarını komisyonculara yönlendirdiği, böylelikle “komisyonculuk” zihniyetinin topluma yayıldığı, akrabalara yapılan geçmiş olsun ya da başsağlığı ziyaretlerinin kazanç ziyaretlerine dönüştüğü, toplumumuzun bu yönüyle de yozlaşma içerisine girdiği işin vicdan sızlatan başka boyutlarıdır.

Vatandaşların nasıl zarara uğratıldıklarını izah edecek olur isek;

Bu tür hizmette bulunan kişi ve şirketler ortaya koydukları uygulamalarla mesleğimizden öte vatandaşlara zarar vermektedirler. Vatandaşlar, büyük maddi hak kayıplarına uğramaktadırlar. Esasen zarara uğrayanların hakları hukukçu olmayan kişi ve şirketler tarafından takip edildiği için vatandaşların büyük hak kayıpları yaşaması kaçınılmaz olup bunu izaha gerek bile yoktur. Ancak teknik olarak da verilen zarara ilişkin birkaç hususa değinmek istiyoruz. Şöyle ki;

İşin takibi, hiçbir hukuk etiğimi almamış yetkisiz ve bilgisiz kişilerce yapıldığından bazen gereksiz işlemlerin yapıldığı ve süre kaybına neden olunduğu, bazen de asıl talep edilmesi gereken hakların talep edilmediği görülmektedir. Bu kişi ve kurumların amacı, zarar görenlerin tazminat alacaklarını tam olarak tahsil etmek değil, kendilerini tatmin edecek bir miktarda ücret kazanmaktır. Hem bu nedenle hem de bilgi eksikliği nedeniyle gerçekte uğranılan zararın çok çok altında bir miktara dosyayı kapatmaktadırlar. Örneğin, gerçek zararın 50.000 TL olduğu bir başvuru dosyasında 20.000 TL tahsil edilerek dosya sonlandırılmaktadır. Bu yetmezmiş gibi bir de fazlaya ilişkin hakları da kapsayacak şekilde sigorta şirketlerine ibranameler verilmektedir. Yine bir poliçede birden fazla teminat (bedeni, İMM, manevi, koltuk sigortası gibi) bulunmasına rağmen sadece bir teminat dahilinde yapılan ödeme nedeniyle tüm poliçeden kaynaklanan hak ve alacakları kapsayan ibranameler verilmektedir. Bu durumlar vatandaşların büyük hak kayıpları yaşamasına neden olmaktadır. İşin avukat vasıtasıyla takip edilmesi durumunda gerçek zararın altında teklif edilen ödemeler ya kabul edilmemekte ya da itiraz-i kayıt ileri sürülerek ibraname imzalanmakta, böylece vatandaşların hak kayıpları yaşamasının önüne geçilmiş olmaktadır. Zararın tahsili dava yolu ile olduğunda ise zaten mahkemece yapılan araştırmalar neticesinde gerçek zarar miktarı ortaya çıkarıldığından yine vatandaşların hak kaybı yaşaması önlenmiş olmaktadır.

Diğer bir sorun da bu tür hizmetlerin bu tür kişi ve şirketlerce yapılmasının sigorta şirketlerinin menfaatine olmasıdır. Zira, içtihatlara ve uygulamalara aykırı bir şekilde yapılan hesaplama yöntemi (hesaplamada Yargıtay’ın kabul etmediği ve de uygulamada da kullanılmayan CSO tablosunun kullanılması, faiz, hesaplamanın Hazine Müsteşarlığı nezdinde tutulan aktüerler siciline kayıtlı aktüerler tarafından yapılmaması gibi) biz avukatlarca kabul edilmemekte, gerçek zararın eksiksiz tahsili için uğraşılmaktadır. Bu nedenle sigorta şirketleri, biz avukatlardan bazen gereksiz özel vekaletname bazen de gereksiz evrak gibi taleplerde bulunarak işin sürüncemede kalmasına sebebiyet vermekte, gerçek zarar talep edildiğinde başvuruyu reddetmektedirler. Ancak sigorta başvurusu, bu tür kişi ve şirketler tarafından yapıldığında sigorta şirketleri gerçek zararın çok çok altında bir rakamla dosyayı kapatma imkanına kavuşmaktadırlar. Bu nedenlerle sigorta şirketleri de ister istemez işin içine girmekte ve bu başvuruların bu tür kişi ve şirketler tarafından yapılmasından memnuniyet duymaktadırlar. Kısacası, sistemin bu tür kişi ve şirketlere kayması sigorta şirketlerinin işine gelmektedir. Sigorta şirketleri, uygulama ve içtihatlardan ziyade 2010/4 sayılı genelge gibi hukuka, içtihatlara ve uygulamaya aykırı ancak kendi menfaatlerine olan uygulamaları kabul etmektedirler. Sigorta şirketlerinin bu tür haksız uygulamalarına itiraz etmeden başvuru işlemlerini yapan kişi ve şirketler haliyle vatandaşların hak kayıpları yaşamasına neden olmaktadırlar.

Sigorta şirketlerinin yaptıkları ödemelerin gerçek zararın altında olduğu birçok davada alınan raporlarla ve verilen kararlarla sabittir. Sigorta şirketlerinin yaptıkları ödemeler yetersiz bulunarak birçok davanın açıldığı ve neticede de sigorta şirketlerinin yaptıkları ödemelerin yetersiz olduğunun anlaşıldığı sayısız dava dosyası bulunmaktadır. Yukarıda izah ettiğimiz üzere uygulamada kabul edilen hesaplama yöntemi ile sigorta şirketlerince kabul edilen hesaplama yöntemi farklıdır. İşte bu teknik hususlardan bihaber olan yetkisiz kişiler, sigorta şirketlerinin hesaplamalarını itirazsız kabul ederek vatandaşların gerçek zararlarının çok çok altında bir tutarı tahsil ederek vatandaşları zarara uğratıp dosyayı ibraname vererek kapatmaktadırlar.

Zarar miktarını tam olarak tahsil etmeden dosyayı kapatmalarından sonra ise zarar görenlere ne bakiye alacak hakkında, ne fazlaya ilişkin haklar konusunda, ne de sorumluluğu daraltan ya da kaldıran sözleşmelerin geçersizliği veya iptale tabi olması konusunda (TTK.m.853-854, KTK.m.95-100-111, Karayolu Taşıma Kanunu m.29) haliyle hiçbir bilgilendirme yapmadıkları/yapamadıkları, bu şekilde vatandaşların tazminat haklarının tamamını aldıklarını zannetmelerine ve fazlaya ilişkin hakların takipsiz bırakılmasına yol açtıkları anlaşılmıştır.

Bir şekilde daha fazla miktarda alacağını olduğunu öğrenen veya manevi zarar gibi tahsil edemediği zararların olduğunu bilen vatandaş, vekaletname verdiği bu tür kişilere bu alacaklarını da takip etmelerini talep ettiğinde “biz sadece sigorta başvurusu yapıyoruz, dava aç ve başka avukat bul” diyerek genelde dava ile uğraşmadıkları, dava ile uğraşmadıkları için de vatandaşın o dosyadaki hakkını, uğrayacağı zararı düşünmedikleri, bu nedenle ibranamelerin itirazsız verildiği, vatandaşın işini tam halletmeden yarı yolda bıraktıkları anlaşılmıştır. İşbu nedenlerle kazazede vatandaşların ya da kazazede akrabalarının çantalı takipçilere haklarını teslim etmeyerek Baroya kayıtlı olan, konusunda uzman, aktüer hesaplamalara aşina bir avukata danışması çok önemlidir.

Sigorta ve Trafik Hukukunda Hayat Sigortası tazminatı

Hayat sigortaları bankacılık siteminin temel yapı taşlarından bir tanesi olmakla birlikte ülkemizde son yıllarda şahıs, kurum kuruluşlar ve şirketlerin çok sık kullandıkları poliçe türlerindendir. Gelin isterseniz hayat sigortaları ve tazminat ilişkisini biraz irdeleyelim. Kişilerin başta vefat olmak üzere sakatlık, işsizlik, hastalık gibi hallerde doğabilecek tedavi giderleri, cenaze ve defin masrafları, iş göremezlik halinde doğan zararlar gibi durumlar için kendilerinin ve belirleyecekleri lehtarların veya yasal mirasçılarının maddi güvencesini sağlamak amacıyla başvurduğu yollardan biri ‘‘Hayat Sigortası’’dır. Bu sigorta ile kişiler kendilerinin başlarına gelebilecek olumsuz durumlara karşı bizzat kendisini ve sevdiklerini güvence altına almaktadırlar.

Hayat Sigortası İle Elde Edilecek Kazanımlar

Hayat sigortası, sigorta şirketinin belli bir prim karşılığında sigortalının sözleşmede belirtilen süre içinde ve poliçenin kapsamına bağlı olarak hangilerini kapsar şekilde yapılmışsa o riskler için vefat, hastalık, işsizlik, maluliyet gibi durumlarda belirlenen kişilere veya doğrudan sigortalıya sigorta bedelini ödediği sigorta türüdür. Sigorta ve Trafik Hukukunda hayat sigortalarında ana teminat ölüm olması halinde ölüme bağlı hayat sigorta teminat tutarının kişinin mirasçılarına ödenmesidir. Vefatın dışında Kaza Sonucu Maluliyet, Kaza Sonucu Tedavi Masrafları, Kritik Hastalıklar gibi teminatlar için de Hayat Sigortası yaptırılabilir.

Hayat Sigortasını Kimler Yaptırabilir?

Teminat türüne göre bir engel olmaması halinde herkes hayat sigortası yaptırabilir. Ancak yaş başta olmak üzere bazı poliçeler için sağlıklı olma, hiç ameliyat geçirmemiş olma gibi şartlar da aranabilir. 18 yaşından küçüklere hayat sigortası yaptırılamaz. Kişi çocuğu için hayat sigortası yaptırmak isterse 18 yaşına kadar kendisi ödeme yaparak daha sonra çocuk reşit olunca devir yapılır. Türkiye’de genelde 70 yaş ve üzeri olan kişilere hayat sigortası poliçesi düzenlenmemektedir. Bu sınırların dışındakiler diledikleri şekilde hayat sigortası yaptırabilirler.

Hayat Sigortası Çeşitleri Nelerdir?

Hayat sigortaları 3 grupta incelenmektedir.

  • Grup Sigortaları ve Bireysel Sigortalar
  • Tam Koruma Sigortaları ve Birikimli Hayat Sigortaları
  • Teminat Türlerine Göre Hayat Sigortaları

Hayat Sigortalarının İçeriklerinde Yer Alan Teminat Kalemleri

Hayat sigortalarının ana teminatı vefat teminatıdır. Ancak hayat sigortasının poliçeye eklenmesi halinde vefat teminatıyla birlikte aşağıdakilerle sınırlı olmamak kaydı ile ek teminatları içermesi mümkündür. O ek tazminatlardan bazıları şöyledir;

  • Sürekli sakatlık,
  • Kritik hastalıklara yakalanma,
  • Tedavi giderleri,
  • Gelir kaybı,
  • Geçici sakatlık,
  • Tehlikeli hastalıklar,
  • Gündelik Hastane Tazminatı Teminatı (Ev hanımları, öğrenciler vb. için; Kaza veya Hastalık Sonucu).

Hayat sigortalarında teminat kalemleri içinde ilki hayat sigortası olan kişinin vefat etmesidir. Vefat durumunda hayat sigortası olan poliçe kesilen sigorta firması kişiye karşı sözleşmede yer alan yükümlülükleri yerine getirmek durumundadır. Bu bakımdan hayat sigortası olup içinde kalıcı sakatlık yaşayan veya geçici iş göremezlik durumları ile karşı karşıya kalan kişiler ise donanımlı devlet hastanelerinden alacakları sağlık kurulu raporları ile durumlarını tespit ettirerek poliçeden kaynaklı sürekli sakatlık ve geçici iş göremezlik veya diğer kalemlerin tazminatlarını alabilirler.

Hayat Sigortalarında Tazminatın (Teminat Dışı Kalınması)

Hayat sigortalarında belli başlı kriterleri poliçelerde açıklanmaktadır. Bazı durumlarda poliçelerden teminat alınamaz. Teminat dışı kalan rizikolar şu şekildedir.

  • Poliçesinde yer almayan şekilde yolculuk yapması (teminata girmeyen seyahat halleri)
  • İntihar veya buna benzer durumlarda gerçekleşen ölümler
  • Sigortalı yani poliçesi olan kişiyi hayat poliçesinden yararlanacak kişinin öldürmesi veya bu olaya bir şekilde karışması.
  • Savaş halleri
  • Olağan üstü durumlar biyolojik saldırı, nükleer saldırı vb. durumlar teminat dışıdır.

Burada asıl konu şudur; siz eğer poliçeniz dışında bir tutum içinde iseniz hayat sigortası tazminatından ölen veya ölenin yakınlarının yararlanmasının önü kapatılmıştır.

Hayat Sigortası Yerel mi yoksa Evrensel olarak geçerli midir?

Türk hukukuna göre; yapılan hayat sigortası dünyanın her yerinde geçerlidir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça riziko nerede gerçekleşirse gerçekleşsin tazminat hakkı bakidir.

Hayat Sigortalarında Görevli Mahkemeler

Hayat sigortası poliçesinden kaynaklı doğan uyuşmazlıklar nedeniyle sigorta şirketi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme sigorta şirketi merkezinin veya sigortalının ikametgahının bulunduğu, sigorta şirketince açılacak davalarda ise davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir.

Hayat Sigortası Tazminatlarında Zamanaşımı

Hayat sigortalarında zamanaşımı süreleri ölümlü kazalar sonrası veya vefat durumları ile bedeni hasar şekillerine göre farklı zaman dilimleri içinde incelenir. Hayat sigortasından doğan tüm tazminat talepleri, tazminatın ödenmesi gereken tarihten başlayarak 2 yılda, sigorta tazminatına ve/veya bedeline ilişkin talepler her halde riskin gerçekleştiği tarihten itibaren 6 yılda zamanaşımına uğramaktadır.

Hayat Sigortası Üzerinde Rehin Alacaklısı Olması Durumu

Hayat sigortalarında, hayatı üzerine sigorta yapılan kişiye vermiş olduğu borç veya kredi nedeniyle, sigortalının vefatı halinde ödenecek olan tazminat tutarından öncelikli olarak alacaklı olan gerçek veya tüzel kişidir. Sıklıkla kredi kullanan kişilerin krediye bağlı hayat sigortalarında dain-i mürtein bulunur. Böyle hayat sigortalarında kredi veren banka, finansal kiralama şirketi vb. finans kuruluşları dain-i mürtehin yani rehin alacaklısı olarak belirlenir.

Hayat Sigortasından Vefat ve Sürekli Sakatlık Tazminat Talepleri

Hayat sigortası poliçesinden kaynaklı tazminat taleplerinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.1 sayılı maddeye göre riziko gerçekleşmesinden sonra 5 iş günü içinde bildirim zorunluluğu mevcuttur. Sigorta şirketi özellikle vefat durumlarında kişilerin bu süreçleri bu sürede yerine getirmesinin zorluklarını bildiğinden özellikle müvekkillerin ya da poliçesi olanların avukat vasıtası ile süreci yönetmelerinde hem şirket hem müvekkilin bu sürece o kederli durumda katlanmaması adına hukuk ekibimizce bu işlemlerin yürütülmesi tavsiye edilmektedir. Sigorta şirketleri başvuru ile birlikte teslim alındı evrakı verir ve süreç içinde diğer talepleri avukat vasıtası ile hak sahipleri ile paylaşır.

Vefat ve Sakatlık Tazminatı Almak İçin Gerekli Evrak ve Şartlar

Hayat poliçelerinden alınacak tazminat türlerinde genelde en yaygın olanı hayat poliçesi devam ederken vefat eden kişi için tazminat ve kalıcı ya da geçici iş göremezlik tazminat kalemleridir. Sigortalının vefatı halinde riziko gerçekleşmiş olacağından hak sahiplerinin hayat sigortası teminatlarını talep etme hakkı doğar. Bu durumda her sigorta şirketince farklı evraklar talep edilmekle birlikte Hayat Sigortası Genel Şartlarının B.1 sayılı Maddesi Gereğince Sigorta Şirketine mutlaka sunulması gereken temel evraklar belirlenmiştir.

Ancak sigorta şirketi tarafından talep edilebilecek evraklar yukarıda sayılanlar ile sınırlı değildir. Sigorta şirketleri yukarıda sayılan evraklara ek olarak evrak talep edebilirler. Bu durumlarla uğraşmamak adına avukatların süreci yönetmesi daha mantıklı olacaktır. Hayat poliçesi olup vefat eden kişi için yine benzer evraklar talep edilir. Sigorta şirketi, bu evrakları inceleme sürecine tabi tutarak poliçedeki şartları yerine getirir.

Uygulamada eğer sigortalı adli bir olay sebebi ile vefat etmiş ise hayat poliçesinden kaynaklı vefat tazminatı alabilmek için bazı ek belgelere de ihtiyaç duyulabilmektedir.

Aslında bakıldığında hayat poliçesinden kaynaklı vefat tazminatı almanın çok da kolay olmadığı ve bu yasal prosedürler içinde ilgili kuruluştan tarafınıza ait bir çok doküman ve belge istenebilmektedir. Hukuk büromuz tazminat hukuku alanında uzman bir hukuk  bürosu olarak sizlere ister vefat ister hayat poliçenizden kaynaklı kalıcı ve geçici tazminat kalemlerinizi tahsil etme noktasında destek vermektedir.

Yaralanmalı Trafik Kazası Tazminatı

Trafik kazası özellikle büyük şehirlerde yaşayanların her gün tanık oldukları bir olaydır. Türkiye’de trafik kazası yoğunluğu son yıllarda gerek cezalar gerekse de alt yapı ve yol yatırımları ile bir hayli azalmıştır. Ama buna rağmen hemen hemen toplumun her kesimi bir şekilde kazalarla karşı karşıya kalmaktadır. Ortaya çıkan kaza sonrası ise insanların hakları noktasında bilinçlenmesi ve kaza sonrasındaki hukuki haklarına kavuşması noktasında da ortaya trafik kaza tazminatı denilen olgu çıkmaktadır. Peki trafik kazası tazminatı nedir? sorusunu cevaplayacak olursak; Yaşanan bir kaza sonrası olayda ölen veya yaralanan kişi veya kişilerin kazaya ilişkin sigorta firmalarından alınan tazminata trafik kazası tazminatı diyoruz.

Yaralamalı Trafik Kazası Tazminatından Kimler Yararlanabilir?

Trafik kazası tazminatı, kaza sonrası yaralanan yani vücudunda bir kalıcı maluliyet olan kişiler ile kazada ölüm varsa ölen kişinin yakınlarının alacağı tazminat türüdür.

Kaza sonrası kalıcı maluliyet olması (Maluliyetin heyet raporu ile tespiti) halinde trafik kazasında yaralananların tazminat hakkı ortaya çıkar.

Trafik Kazası Tazminatında Süreçler

Trafik kazası yaşandıktan sonra insanlar, bedeni tedavi süreçlerini gidermelerinin ardından hukuki konulara eğilirler. Burada öncelikle kazada yaralanma durumunda yapılacakları anlatmak istiyoruz. Kaza sonrası yaralanan birey önce tedavi sürecini tamamlar.

  • Tedavi süreci tamamlanır,
  • Evraklar toparlanır dosya oluşturulur,
  • Heyet raporu alınır.

Sonrasında ilgili sigorta firması kim ise onunla bağlantıya geçilerek tazminat süreci başlatılır. Kamışlı Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak bu noktada heyet raporu alınmış dosyalar için kendi bünyemizde aktüer hesaplama yaparak sigorta ile temasa geçmekteyiz. Onların medikal incelemesi sonrası taleplerimizi ileterek 15 ile 45 gün içinde kazazedemiz için ilk ödemeyi almaktayız.

Yaralanmalı Trafik Kazası Mağduruna Manevi Tazminat

Yaralanmalı trafik kazası sonucunda kazaya sebebiyet veren kusurlu taraf kusuru oranında zarar verdiği kişiye tazminat ödemekle yükümlü olur. Bu tazminat bedelinin bir kısmının kusurlu tarafın sigorta poliçesinden teminatı oranında karşılanma ihtimali de mevcuttur. Eğer Kusurlu aracın poliçesinde “Manevi Tazminat Klozu” bulunmuyorsa, bu durumda manevi tazminat noktasında kusurlu kişinin ve ruhsat sahibinin durumu manevi tazminat noktasında belirleyici olur.

Yaralanmalı Trafik Kazasında Kusur Dağılımları

  • Kazanın tek taraflı olmaması, tek taraflı olsa bile kusurun; yol yağış toprak kayması yolun bozuk olması dolayısıyla bunlardan birine kusur verilebilmesi gerekmektedir.
  • Çift taraflı trafik kazalarında kusurun tamamen kazaya sebebiyet veren tarafta olması tazminat alınmasını engeldir. Zira hukukun genel kaideleri gereğince kişi, kendi kusurundan faydalanamaz.
  • Araç içerisinde yolcu olarak bulunan kimsenin her halükarda tazminat alma hakkı mevcuttur.
  • Her ne olursa olsun yaralanmalı trafik kazası geçiren bir kimsenin kalıcı bedeni hasarını ispat etmekle mükellef olduğu kuşkusuzdur.
  • Araç sürücüsünün kanuni oranın üzerinde alkollü olması tazminata engel teşkil eden veyahut kusur dağılımına değiştirmesi münasebetiyle tazminatta indirime gidilmesini doğuran bir durumdur. Görünürde kusur trafik kazasında %100 oranında kazaya sebebiyet veren tarafa verilse dahi, kazadan kurtulma şansı oranı dikkate alınarak herhangi bir kusur olmasa bile alkollü sürücüye belirli bir alanda kusur payı verildiğine yargılama süreçlerinde rastlanmaktadır.
  • Sürücünün Kara-yolları Trafik kanununa uygun olarak sahip olacağı ehliyet belgesi de kusur durumunu değiştiren bir durumdur. Kişinin kara-yollarında kullanmış olduğu araca uygun olan bir ehliyete sahip olması şarttır. Ancak ilgili araç sınıfının sürücü ehliyetine sahip olmayan bir kişinin yapmış olduğu kazada kişiye en az 1/4 kusur payesi verildiği uygulamada yerleşiktir.
  • 18 yaş altındaki çocukların ise Ehliyetsiz araç kullanmaları doğrudan kendilerine ve yasal temsilcileri ile araç ruhsat sahibine hem hukuki hem de cezai anlamda mesuliyet doğuracak bir durumdur. Zira Türk Medeni Kanunu kişinin fiili ehliyet sahibi olma yaşını 18 yaşına bağlamıştır. Bu yaşın altında yapılacak her türlü haksız fiil tasarrufundan dolayı yukarıda sayılan yasal temsilcilere ve çocuğun kendisi kazanın gelişme durumuna göre bir kusur payı verilmektedir.

Trafik Kaza Tazminatında Tahkim Komisyonu Başvurusu

Trafik kazası sonrası son dönemde özellikle sigorta firmalarının ödemelerde ağır davranması, yaralanmalı kazalarda heyet raporlarında indirime gitmesi, bazı noktalarda hatır indirimlerine başvurması gibi durumlar yaşanmaktadır. Bu noktada yapılması gereken kaza sonrası müşteriye ilk ödeme aldıktan sonra alternatif yollara başvurmaktır. Onlardan bir tanesi olan Sigorta Tahkim Komisyonu bu yollardan biridir. Burada başvuru süreci, dosya oluşturulması, hakem süreci, hesaplama ve karar gibi aşamaları aşarak dosya sonuca bağlanır. Burada süreç 6 ay ile 10 ay arasında tamamlanmaktadır. Bu aşamada yapılması gereken süreçte eksik evrak bırakmadan tam bir dosya ile süreci takip edip kısa zamanda mağdurun geri kalan hakkını alarak teslim etmektir. Ölümlü kazalarda da tahkim komisyonuna başvurular yapılmakta ve kısa zamanda sonuç alınabilmektedir.

Trafik Kazasında Dava Yolu İle Tazminat Süreci

Yaralanmalı trafik kazaları veya ölümlü trafik kazalarında tazminat sürecinde yaşanan sorunlar bazen dava yolu ile haklarımızı almamız noktasında bizleri yönlendirir. Yaralanmalı kazalarda dava süreçleri hastane, bilirkişi, heyet, aktüer vb. birçok prosedürden ötürü uzarken ölümlü kazalarda dava süreci hızlı bir şekilde sonuçlanmaktadır. Trafik kazalarında en sıkıntılı durum manevi çöküntü yaşayan insanların maddi desteğe ihtiyacı olması ve beklemeye sabırlarının kalmamış olmasıdır. Bu bakımdan trafik kazası tazminatları hangi yol ile alınırsa alınsın en hızlı destek verebileceğimiz yol her zaman ilk tercihimiz olmaktadır.

Yaralamalı Trafik Kaza Tazminatı Hesaplaması

Trafik kazalarında iki türlü tazminat hesaplaması yapılmaktadır. Bunlardan ilki yaralanmalı trafik kazası tazminat hesaplaması diğeri ise ölümlü trafik kaza tazminat hesaplamasıdır. İkisine de ayrı ayrı değinerek konuya açıklık getirmek istiyoruz.

Yaralanmalı trafik kazası tazminat hesaplaması şu bilgilere dayandırılarak yapılır.

  • Ad Soyad
  • Yaş
  • Maaş
  • Kaza dönemindeki maaş
  • Haklılık payı
  • Sakatlık oranı

bu bilgiler eksiksiz girildikten sonra yaralanmalı trafik kazası aktüer uzmanımız varsa heyet raporunun detaylarını da dikkate alarak tazminat hesaplaması yapar. Yaralamalı trafik kazası tazminat hesaplaması noktasında sitemizden de destek alabilirsiniz.

ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI TAZMİNATI

Ölümlü trafik kazası ülkemizde maalesef alınan tüm önlemlere rağmen önüne geçilemeyen bir durumdur. Yılda binlerce insanımız bu yol ile vefat ederken devletin aldığı önlemler sayesinde kazalar biraz azalsa da halen ölüm oranı birçok Avrupa ülkesine bakarak bir hayli yüksektir. Trafik kazaları sonrası ortaya çıkan mağduriyetleri gidermek için de kişilerin tazminatları noktasında hukuk bürosu olarak çalışmalar yürütmekteyiz. Bu tazminatlardan biri de ölümlü trafik kazası tazminatıdır. Kaza sonrası eğer vefat durumu varsa geride kalanların manevi zorluklar dışında maddi sıkıntı çekmemesi için hızlı bir şekilde tazminat ödemesi yapılması gereklidir. Ancak ülkemizde maalesef bu durum son dönemdeki ekonomik sıkıntılar ve sigorta firmalarının insanları bekletme arzusu ayrıca bir sürü evrak prosedürü vb. birçok etkenden ötürü ölen kişinin yakınları ikinci kez mağduriyet yaşamaktadır. Bu noktada sigorta firmaları ile bireylerin uğraşması dosya takibi zorlaşırken bu işin uzman avukatlarca yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu noktada 10 yılı aşkın zaman diliminde hizmet veren büromuz kişileri haklarına kısa sürede ulaştırma noktasında çalışmalar yürütmektedir.

Destekten Yoksunluk Tazminatında Sigorta Ödemesi

Sigorta Şirketleri, başvurulması halinde destekten yoksun kalma tazminat bedelini hak sahiplerine öder. Ancak uygulamada ödemeler genellikle eksik olarak ödenir. Bu nedenle destekten yoksun kalma hak sahipleri haklarını dava veya tahkim yolu ile ararlar ve tazminat bedellerinin tam olarak ödenmesini talep ederler. Destekten yoksun kalma tazminatında ilk talep sonrası Sigorta Şirketi tarafından yapılan kısmi ödemeler ödenecek toplam tazminat bedelinden işleyecek faiz oranı nazara alınarak indirilerek ilerleyen süreçte ödenir. Genel uygulanmada faiz hesabı nazara alınmakta olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun iki ayrı hesap usulü bulunmaktadır. Destekten yoksunluk tazminatında sigorta aşamasında eksik ödeme çıkması durumunda tahkim komisyonu veya dava süreci ile hakkı olan kişilerin hakkı alınır.

Ölümlü Kazalarda Tahkim Süreci

Sigorta Şirketi ile ödeme noktasında uzlaşı sağlanamadığı durumlarda müvekkile danışmak sureti ile Sigorta Tahkim komisyonuna başvuru yapmaktayız. Tahkim aşamasında, ilgili dosya sorumlusu, hakem, aktüer uzman vb. tüm birimlerde müvekkillerimizi savunarak kısa zamanda mağdur yakınlarının ölüm (Destekten Yoksun Kalma) tazminatını tamamlatmaya çalışıyoruz.

Ölümlü Kaza Tazminatını Dava Süreci İle Almak

Maalesef ülkemizde geciken adalet deyimi yerleşmeye başlamıştır. Bundan ötürü Kamışlı Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak müvekkilleri çok fazla hukukun ağır işleyişine sokmadan davaları sonuçlandırmaya çalışıyoruz. Ancak bazı durumlarda sigorta firmaları veya tahkim kurullarından çıkan hatalı kararları mahkeme yolu ile çözmek gerekebilmektedir. İşbu nedenlerle yine müvekkillerimize somut hukuki durumu ayrıntıları ile açıklayarak, Dava yolu, Sigorta Tahkim Komisyonu ya da Sigorta Tahkim Komisyonuna karşı Dava Yollarından hangisine başvurmamızın kendilerine kolaylık sağlayacağını tartışarak karar alıyoruz.

Ölümlü Trafik Kazası sonrası kazazede yakınlarına Manevi Tazminat

Ölümlü Trafik Kazası sonucunda kazaya sebebiyet veren kusurlu taraf kusuru oranında vefat edenin yakınlarına tazminat ödemekle yükümlü olur. Bu tazminat bedelinin bir kısmının kusurlu tarafın sigorta poliçesinden teminatı oranında karşılanma ihtimali de mevcuttur. Eğer Kusurlu aracın poliçesinde “Manevi Tazminat Klozu” bulunmuyorsa, bu durumda manevi tazminat noktasında kusurlu kişinin ve ruhsat sahibinin durumu manevi tazminat noktasında belirleyici olur.

ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI SONUCU SIKÇA SORULAN SORULAR

Kimler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilir?

Bu tazminat türünde kişinin desteğini en çok alan kişiler yüksek pay sahibi olur.

  • Ölen kişinin eşi.
  • Ölen kişilerin çocukları
  • Ölen kişinin annesi
  • Ölen kişinin babası
  • Destek verdiği 3. kişiler (teyze, hala, dayı vb.)

kişiler destek aldıkları oranlarda maddi tazminat isteyebilirler.

Ölenin Borçlarının Destekten Yoksun Kalma Tazminatına Etkisi nedir?

Destekten yoksun kalma tazminatı, doğrudan doğruya hayatta kalanların şahsında doğan bir haktır. Destekten yoksun kalma tazminatı ile ölenin mirası arasında herhangi bir ilişki kurulamaz. Dolayısıyla;

  • Destekten yoksun kalma tazminatı ölenin tazminatının sağlığındaki borçlara sayılamaz.
  • Destekten yoksun kalma tazminatı haczedilemez.
  • Ölenin vergi borcu dolayısıyla destek tazminatına el konulamaz.
  • Ölenin destekten yoksun kalma tazminatı hakkında, yakınlarına gönderilen haciz ihbarnameleri itiraza tabidir.
  • Mirasın reddedilmesi destekten yoksun kalma tazminat hakkını ortadan kaldırılmaz.
  • Destekten yoksun kalma tazminatından veraset ve intikal dahil hiçbir şekilde vergi alınamaz.
  • Ölenden sadece borç kalması tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz

Trafik Kazasında Önce Yaralanıp Sonra Ölüm Durumunda hakkım ne olur?

Önce yaralanıp sonra ölen kişinin sağlığında sigortadan ve kusurlu taraftan almış olduğu tazminat bedeli ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez. Zira hukuk sistemimiz her maddi vakıa için ayrıma gitmekte ve tazminat kalemlerini ayrı tutmaktadır. Böyle trafik kazası sonucu önce yaralanan ve sonra ölen kişinin sağlığında almış olduğu maluliyet ve iş görmezlik tazminat bedeli, ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez.

Ayrıca sosyal güvenlik kurumunun vermiş olduğu maaş tazminattan indirilemez. Sosyal Güvenlik Kurumlarının ölüm dalından bağladığı dul ve yetim aylıkları ile anaya ve babaya bağlanan gelirler, destek tazminatı ile ilişkilendirilemez ve tazminattan indirim nedeni olamaz. Destekten yoksun kalan kişinin çalışması indirim ve ortadan kaldırma sebebi değildir. Destekten yoksun kalan kişinin çalışıyor olması veya çalışmaya başlaması destekten yoksun kalma tazminatını ortadan kaldıran bir neden değildir. Bir Yargıtay kararında: “Hukuka aykırı olarak gerçekleşen zararın, zarar görenin kendi imkanlarıyla giderilmesi, sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” denilmiştir. Sigorta şirketleri ilk etapta bu yönde talepleri reddetse dahi dava ve yargı bu insafsızca tutuma karşı vatandaşları korumaktadır.

Ölenin Kadın Olması Destekten Yoksunluk Tazminatını Engeller Mi?

Ölen eşin cinsiyeti, karı veya koca olması destekten yoksun kalma tazminatının alınmasına engel bir durum değildir. Trafik kazası sonucu ölen kişi koca dahi olsa karısının yaşam boyu desteğini alacak olması sebebiyle doğan yoksunluk karşısında bir tazminat bedeline hak kazanmaktadır.

Nikahsız Eşler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilir Mi?

Resmi nikah olmaksızın birlikte yaşayan, makul bir süredir birlikte yaşayan nikahsız birlikteliklerde, sağ kalan ölenin destek tazminatını alabilmektedir. Bu konudaki Yargıtay Kararlarında; ‘’Medeni Kanun uyarınca evlilik bağı kurulmasa bile, karı koca gibi birleşen, bu amaç ve duygu ile yaşamlarını sürdüren kadınlar için bakım yükümlülüğünü yerine getiren erkeğin destek sayılması gerektiği, doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında kabul edilmiş bir olgudur’’.

Nikahsız Birliktelikten Doğan Çocuk Destek Alabilir Mi?

Nikahsız birliktelikte dünyaya gelen çocuklar da şartlarının oluşması halinde, tıpkı nikahlı birliktelikten doğan çocuklar gibi destekten yoksun kalma tazminatı alabilmektedirler.

İmam Nikahlı Eşin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alma Hakkı Var Mı?

İmam nikahlı eş ve çocukları, gerçekleşen trafik kazası sonucu ölen kişinin tazminatını tıpkı resmi nikahlı eş gibi alabilmektedir. Buradaki husus, vefat edenle imam nikahlı eşin fiili olarak beraber olduğunu ve kazanın bu süreç içerisinde gerçekleştiğini ispata bağlıdır.

Çocuklar İçin Destekten Yoksunluk Tazminat Şartları nelerdir?

Temel ilkelere göre, kural olarak, erkek çocuklar (18) yaşına kadar, kız çocuklar için ise kentlerde yaşıyorlarsa (22) yaşına kadar tazminat alırken köylerde (18) yaşına kadar anne ve babalarından destek görürler. Erkek çocuklar orta öğretim çağında iseler (20) yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa, kız-erkek ayrımı yapılmaksızın (25) yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı alabilirler. İleri derecede sakat ve özürlü çocuklar, hayat boyu ana ve babalarının desteğine muhtaç olacakları için, herhangi bir yaş sınırına takılmaksızın, trafik kazası destekten yoksun kalma tazminatı alabileceklerdir. Bu çocukların tazminatında esas alınacak yaş çocuğun değil anne ve babanın yaşı olacaktır. Ayrıca evlenmemiş 18 ve 22 yaş üstü kızların, çalışmama durumunda her ne kadar evlilik ihtimali dolayısıyla bir indirime gidilecek olsa da yine de destekten yoksun kalma tazminatı alabileceklerdir. Yine baba evine sığınmış dul kadınlar da anne ve babalarının destekten yoksun kalma tazminatını alabilirler. Dul kadınlar da trafik kazası sonucu tazminat hakkına sahiptirler. Bunların dışında eşlerden hangisinin evlat edindiğine bakılmaksızın, evlilik birliği içinde evlat edinilen çocuklar tıpkı öz çocuk gibi tazminat alabilirler. Aynı şekilde üvey çocuklar da evlatlık gibi tazminat hakkına sahiptirler.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir;  İş Hukuku

Küçük Çocuğun Ölümünde Anne ve Babanın Tazminat Hakkı Var Mı?

18 ve 22 yaş altı çocuklar, yaşam boyu anne ve babalarının yanında olacak olmaları, çalışarak aile bütçesine katkı sağlama durumları ve ev işlerinde anne ve babalarına yardımı nazara alınarak anne ve baba hakkında bir tazminat bedeline hükmedilir.

Yetişkin Çocuğun Vefatında Anne Babanın Tazminat Hakkı Var Mı?

Yine çocuğun yaşam boyu anne ve babasına destek olacağı yerleşik uygulaması gereğince, büyük çocuk hakkında anne ve babanın tazminat bedeline hak kazanabileceklerdir. Yargıtay birçok kararlarında aynı biçimde ve sıkça yinelendiği üzere: “Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına her durumda ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşmaları, sık sık veya arada bir gelip gitmeleri, hatta bayram günlerinde ziyaret etmeleri bile destek sayılmaları için yeterlidir” denilmektedir.

Ölen Kardeş İçin Tazminat Alınması Mümkün Mü?

Kardeşler, eğer yardım edecek güç ve olanakları varsa, koşullar gerektiriyorsa, hiç bir yasal zorunluluk olmadan, kardeş sevgisiyle ve sorumluluk duygusuyla kardeşlerine yardım edebilirler. Bu yardım parasal olabileceği gibi, bakıp gözeterek de olabilir. Anne ve baba ölmüşlerse veya yoksul, yaşlı, hasta iseler ağabey veya abla, küçük kardeşlerine bakma görevini (yasa ve yargı yoluyla zorunlu kılınmadan) üstlenebilirler. Böylece ölen kardeşin desteğini alan kardeş, tazminat isteme hakkına sahip olacaktır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminat Hesabı Nasıl Yapılır?

Destekten yoksunluk süreleri, kural olarak, ölen desteğin yaşam süresiyle sınırlıdır. Destekten yoksun kalan yaşça büyükse, onun yaşam süresine göre tazminat hesaplanacaktır. Çocukların destekten yoksunluğu, yetişme çağı kabul edilen yaşlara kadardır. Bunun ayrığı yaşam boyu bakım gerektiren sakat ve beyin özürlü çocuklar olup, onların tazminatı, ana ve babalarının yaşam sürelerine göre hesaplanacaktır. Anne ve baba, çocuklarının desteğinden yoksun kalmışlarsa, kendi yaşam sürelerine göre tazminat hesaplanacaktır. Eşlerin birbirlerine destekliğinde, dul kalan eşin, dava öncesinde veya dava sırasında evlenmesi durumunda, tazminat hesabı evlenme tarihine kadar hesaplanacak; eğer dava sonuçlanmadan önce (danışık söz konusu olmaksızın) boşanmışsa, evli kaldığı dönem hesaplama dışı bırakılacaktır. Şunu ekleyelim ki, yeniden evlenmede, ölen eş ekonomik yönden daha güçlü, daha varlıklı ise, aradaki fark istenebilecektir. Destekten yoksun kalan kim olursa olsun, dava sırasında ölürse, tazminat hesabı ölüm tarihine kadar hesaplanır. Teknik bir işlem olması sebebiyle ve birçok hesaplama usullerine değinmeksizin doğrudan doğruya hesaplamada esas alınan parametrelerden bahsedeceğiz. Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, ölenin sağlığında sağladığı kazancı, ölenin yaşı, evli olması halinde çocuklarının yaşı ile eşinin yaşı, bekar olması halinde desteklediği anne ve babasının yaşı, kazancını ne usulde kazandığı (maaş veya serbest usulde kazanç), kazancını bedensel güç ile mi yoksa fikri olarak mı kazandığı parametreleri dikkate alınır. Ölenin sağlığında işinin belirlenememesi veyahut kazancını ne şekilde kazandığı belirlenemez ise ‘kazancın tespiti davası’ açılarak kişinin kazancı tespit edilir. Ölenin sağlığında mesleği biliniyor ancak kazancı bilinmiyor ise ilgili meslek kuruluşlarından kazanılan emsal kazanç araştırılarak kişinin emsal kazancı bulunur ve tazminat hesabında bu kazanç esas alınır.

Destekten Yoksunluk Tazminatında Asgari Ücret Bilmecesi Nedir?

Hayatın olağan akışında genellikle işverenler, çalışanlarının Sosyal Güvenlik Kurumu kazanç primlerini asgari ücreti nazara alarak hesaplayıp prim olarak yatırır. Ancak bakiye esas kazanç elden veyahut başka usullerde işçiye ödenir. Destekten yoksun kalma tazminatında asgari ücret değil, gerçek kazanç hesaplanarak tazminat bedeli belirlenir. Bu tespiti TÜİK verilerine dayanarak delillendirmekteyiz. Ancak kişinin gelirini belgeleyemediği durumlarda dahi, hesaplama asgari ücret geliri üzerinden yapıldığından çalışmayan, gelir elde etmeyen kişilerin de tazminat hakkı olduğunu hatırlatmak isteriz.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatında İndirimler Nelerdir?

Hatır taşıması, taşıyanın bir kimseyi taşıtına bindirip ücret almaksızın ve bir çıkarı olmaksızın bir yerden bir yere götürmesidir. Bu tanıma göre, taşımanın ” hatır taşıması ” sayılabilmesi için iki unsur gereklidir: Birinci unsur, araca bindirilen kişiden bir ücret alınmamış olmalıdır. İkinci unsur, taşıyanın, taşıdığı kişiden bir çıkarı, bir beklentisi olmamalıdır. Hatır taşımasının söz konusu olduğu hallerde yapılacak indirim Yargıtay kararlarına göre ‘hakkaniyete uygun’ olarak düşülecektir. Hukuk uygulamalarında bu oran %25’i aşmamaktadır. Ancak sigorta şirketleri bu oranı daha yüksek olarak uygulamaktadırlar. Ancak açılacak bir dava ile indirim bedeli bir hakkaniyet çıtasına çekilmektedir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatında Zamanaşımı Kaç Yıldır?

Normal şartlarda ve olayın suç kapsamında olmaması halinde olağan zamanaşımı süresi olan; olayın ve zarar ile tarafların öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Ancak ve ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015 tarihinde almış olduğu karar ile destekten yoksun kalma tazminat isteme dava zaman aşımı süresi 15 yıllık uzatılmış Ceza zaman aşımı süresine tabi kılınmıştır. Özetle; destekten yoksun kalma tazminat zamanaşımı 15 senedir.

Ölümlü Kaza Ödemesini Sigorta Firmasından Nasıl En Kısa Sürede Alabilirim?

Ölümlü trafik kazası tazminatı noktasında sigorta firmalarının belli bir prosedürü vardır. Bizler bu alanda tazminatları en hızlı sonuçlandıran ofis olmakla gurur duyuyoruz. Öncelikle ölümlü kaza olduktan sonra tazminat hakkı olan kişilerin vekâletleri ile dosya oluşturma sürecini başlatıyoruz. Hastane evraklarından, adli evraklara, otopsi vb. tüm kazazede için gerekli evraklar temin ediliyor. Büromuzun hızlı çözüm alması ise şu noktada ön plana çıkmaktadır. Tüm evraklar geldikten sonra vefat eden kişinin durumu netleşmiş oluyor.

  • Yolcu
  • Şoför
  • Kusurlu – kusursuz
  • Alkol durumu
  • Tek taraflı kaza
  • İki yönlü kaza
  • Yol kusurundan kaynaklı kaza

gibi kaza sonrası tazminat ödemesinde bize gerekli bilgileri toparladıktan sonra süreci hızlandırma çalışmalarına başlıyoruz. Örnek olarak eğer evrakları toparlama süresinde otopsi raporu eksik ise o konuda ofis olarak gerekli mercilerle görüşerek hızlandırma taleplerimizi iletiyoruz. Kaza sonrası eğer bilirkişi veya adli evraklarda eksiklik varsa tamamlanması için hukuk yolu ile tüm başvurular ve sonrasında takipleri ayrı ayrı yapılıyor. Tüm bu süreçleri maksimum kaza sonrası 15 gün içinde aştıktan sonra sigortadan hızlı ölüm tazminatını nasıl alırız sorusunun çalışması tarafımızca başlıyor. Öncelikle sigortadan ölümlü kaza tazminatı almak için evraklar tamamlandıktan sonra sigortanın ödeme tutarı için danıştığı veya aktüer yaptırdığı medikal firmalara gitmesine gerek kalmadan ya da gitse de sonuç değişmeden ofis bünyesinde ölen kişinin yakınlarının alacakları tazminatlar ayrı ayrı hesaplanarak tarafımızca başvuru yolu ile oluşturduğumuz Sigorta Şirketi bünyesindeki hasar dosyasına sunuluyor. Tarafımızca hazırlanan aktüer hesaplama sonrası öncelikle sigorta firmasının insafına kalmadan müvekkillerin hakkını tam olarak belirlemekteyiz. Bir diğer avantaj ise müvekkillerin hak ettikleri rakamı kendi bünyemizde belirlediğimizden Sigorta Şirketlerinden gelen tekliflere bu yönde cevap verebilme kabiliyetine sahip olmaktayız.

ARAÇ DEĞER KAYBI

Araç değer kaybı son yıllarda gündemimize oturan bir kelime olmuştur. Birçok aracın trafikte karıştığı kazalar sonrası değer kayıpları da bu oranda artmıştır. Araç değer kaybını, aracın kaza öncesi değeri ile kaza sonrası değeri arasındaki fark olarak tanımlayabiliriz.

Araçta Onarım Sonrası Doğan Değer Kaybı

Bir araç ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak kazadan önceki durumuna getirilemez. Bir araç satış aşamasına geldiğinde kaza dolayısıyla doğan onarım bedelleri, ikinci el araç satış reel piyasasında aracın satış bedelinden tenzil edilir. İşte sigorta şirketleri araç değer kaybı bedelinin kusurlu olmayan veya nispeten kusurlu olan mağdur tarafa ödenmesi için araç değer kaybı sigorta maddesini kara yolları zorunlu trafik sigorta poliçesinin içerisine yerleştirmişlerdir.

Halkımızın bu konuda bilinçli olmayışı, imzalanan sigorta poliçelerini okumaması da sigorta şirketlerine sigorta poliçesi imzalanma aşamasında peşinen ödenen bu teminat bedelinin, sigorta şirketlerinin uhdesinde yani cebinde kalmasını sağlar, ancak birazdan anlatacağımız hak arayışı yolları bu sigorta bedelinin yani araç değer kaybının mağdur tarafa ulaşmasını sağlamaktadır.

Her ne kadar sigorta şirketleri tarafından araca onarım sonrası yeni takılan parçaların aracın değerini artırdığı ileri sürülse de bu durumda dahi aracın kazadan önceki durumuna kavuşması oldukça zordur.

Bir Yargıtay kararında denildiği gibi, tamamen onarılmış olsa bile, kazaya uğrayan araç tahribatın izlerini taşır; hiç hasar görmemiş araç değerinden düşüktür; bu da sürüm değerinden kaybı sonucunu doğurur. Örneğin, kazaya karışıp hasar almış araç, çok iyi onarılmış, parçaları yenilenmiş olsa dahi satılmak istendiğinde, aracın kaza geçirdiğini öğrenen alıcı istenen parayı vermeyecek; daha düşük bedelle satın almak isteyecek veya almaktan vazgeçecektir.

Araç Değer Kaybının Belirlenmesinde Dikkat Edilen Ölçütler

Aracın kaza tarihindeki hasarsız piyasa değeri ile hasarlı haldeki piyasa değeri arasındaki farkı belirlemek için;

  • Aracın üretim yılı
  • Aracın hasar geçmişi ve niteliği
  • Aracın kilometresi
  • Marka ve model bilgisi
  • Trafiğe çıkış tarihi
  • İkinci el değeri
  • İşlem gören parça sayısı
  • Değişen parçaların önemi
  • Onarım yapan yerin yetkili servis olup-olmaması
  • Boya işlemi

Yaşı ve aracın yürüyen aksam denilen bölgesinin almış olduğu hasarlar tüm kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa değeri arasındaki farka göre değer kaybı hesaplanır.

Araç Değer Kaybında İzlenen Prosedür

Araç değer kaybı noktasında talepte bulunabilmek için şu şartların oluşmuş olması gerekir.

  • Kazanın son 2 yıl içerisinde meydana gelmiş olması.
  • Kazada talepte bulunanın haklılık payının olması şarttır.
  • Kaza tespit tutanağı istenir.
  • Aracın tamiri yapılmış olmalıdır.

Bu şartları sağlayanlar araç değer kaybı talebinde bulunabilirler.

Araç Değer Kaybı Nasıl Tahsil Edilir

Yukarıdaki belgelerin kazaya sebebiyet veren ve yüksek oranda kusurlu olan tarafın sigorta şirketine verilmesi halinde, 15 gün içerisinde tarafınıza herhangi bir bilgilendirilmede bulunulmaz ise, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurabilme veya zararınızın tazmini için dava açabilme hakkına kavuşmuş olursunuz. Sigorta Tahkim Komisyonu dava yolundan daha hızlı ve pratik olması sebebiyle tarafımızca müvekkillerimize tavsiye edilmektedir.

İzleyen süreçte Sigorta Tahkim Komisyonu zararın ödenmesi için tazminata hükmeder ve başvuru ücreti bedelini başvurana ödenmesi kararı ile iade eder. Daha sonra bu karar sigorta şirketine icra takibi veya bildirim usulüyle gönderilip ilgili tazminat tahsil edilir.

Değer Kaybı Tahsilatı Yapılamayan Haller

  • %100 Kusur durumunun başvuran tarafında olması,
  • Aracın aldığı yolun 163.000 Km’yi geçmiş olması,
  • Tek taraflı kazalar,
  • Kazanın üzerinden 2 yıl geçmiş olması,
  • Tampon gibi basit giderilebilecek nitelikteki hasarlarında(örneğin hafif çizikler, hafif göçükler)

Motosiklet kazalarında ise genel olarak tazminat ödememesi yapılmamaktadır. Ancak yargı kararı ile ödeme alınabilmektedir. Araç değer kaybı noktasında da bu alanda ekibi olan ve birçok aracın dosyasını çözmüş avukat ile yol almanız sizi kârlı çıkaracaktır.

Değer Kaybına Uğrayan Araç Satılmışsa Eski Sahibi Hak Talep Edebilir Mi?

Bu soruyu söyle yanıtlamak gerekir. Araç en iyi biçimde onarılmış olsa dahi, kaza geçirmiş araç eksik bir bedelle satılmış olacaktır. İşte “değer kaybı” olarak nitelenen bu eksiklik, zarar sorumlularından istenebilecektir. Ancak satılmış araç için ancak dava yolu ile değer kaybı alınabilmektedir.

Ölümlü trafik kazası tazminatı 

Ölümlü trafik kazası ülkemizde maalesef alınan tüm önlemlere rağmen önüne geçilemeyen bir durumdur. Yılda binlerce insanımız bu yol ile vefat ederken devletin aldığı önlemler sayesinde kazalar biraz azalsa da halen ölüm oranı birçok Avrupa ülkesine bakarak bir hayli yüksektir. Trafik kazaları sonrası ortaya çıkan mağduriyetleri gidermek için de kişilerin tazminatları noktasında hukuk bürosu olarak çalışmalar yürütmekteyiz. Bu tazminatlardan biri de ölümlü trafik kazası tazminatıdır. Kaza sonrası eğer vefat durumu varsa geride kalanların manevi zorluklar dışında maddi sıkıntı çekmemesi için hızlı bir şekilde tazminat ödemesi yapılması gereklidir. Ancak ülkemizde maalesef bu durum son dönemdeki ekonomik sıkıntılar ve sigorta firmalarının insanları bekletme arzusu ayrıca bir sürü evrak prosedürü vb. birçok etkenden ötürü ölen kişinin yakınları ikinci kez mağduriyet yaşamaktadır. Bu noktada sigorta firmaları ile bireylerin uğraşması dosya takibi zorlaşırken bu işin uzman avukatlarca yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu noktada 10 yılı aşkın zaman diliminde hizmet veren büromuz kişileri haklarına kısa sürede ulaştırma noktasında çalışmalar yürütmektedir.

Destekten Yoksunluk Tazminatında Sigorta Ödemesi

Sigorta Şirketleri, başvurulması halinde destekten yoksun kalma tazminat bedelini hak sahiplerine öder. Ancak uygulamada ödemeler genellikle eksik olarak ödenir. Bu nedenle destekten yoksun kalma hak sahipleri haklarını dava veya tahkim yolu ile ararlar ve tazminat bedellerinin tam olarak ödenmesini talep ederler. Destekten yoksun kalma tazminatında ilk talep sonrası Sigorta Şirketi tarafından yapılan kısmi ödemeler ödenecek toplam tazminat bedelinden işleyecek faiz oranı nazara alınarak indirilerek ilerleyen süreçte ödenir. Genel uygulanmada faiz hesabı nazara alınmakta olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun iki ayrı hesap usulü bulunmaktadır. Destekten yoksunluk tazminatında sigorta aşamasında eksik ödeme çıkması durumunda tahkim komisyonu veya dava süreci ile hakkı olan kişilerin hakkı alınır.

Ölümlü Kazalarda Tahkim Süreci

Sigorta Şirketi ile ödeme noktasında uzlaşı sağlanamadığı durumlarda müvekkile danışmak sureti ile Sigorta Tahkim komisyonuna başvuru yapmaktayız. Tahkim aşamasında, ilgili dosya sorumlusu, hakem, aktüer uzman vb. tüm birimlerde müvekkillerimizi savunarak kısa zamanda mağdur yakınlarının ölüm (Destekten Yoksun Kalma) tazminatını tamamlatmaya çalışıyoruz.

Ölümlü Kaza Tazminatını Dava Süreci İle Almak

Maalesef ülkemizde geciken adalet deyimi yerleşmeye başlamıştır. Bundan ötürü Kamışlı Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu olarak müvekkilleri çok fazla hukukun ağır işleyişine sokmadan davaları sonuçlandırmaya çalışıyoruz. Ancak bazı durumlarda sigorta firmaları veya tahkim kurullarından çıkan hatalı kararları mahkeme yolu ile çözmek gerekebilmektedir. İşbu nedenlerle yine müvekkillerimize somut hukuki durumu ayrıntıları ile açıklayarak, Dava yolu, Sigorta Tahkim Komisyonu ya da Sigorta Tahkim Komisyonuna karşı Dava Yollarından hangisine başvurmamızın kendilerine kolaylık sağlayacağını tartışarak karar alıyoruz.

Ölümlü Trafik Kazası sonrası kazazede yakınlarına Manevi Tazminat

Ölümlü Trafik Kazası sonucunda kazaya sebebiyet veren kusurlu taraf kusuru oranında vefat edenin yakınlarına tazminat ödemekle yükümlü olur. Bu tazminat bedelinin bir kısmının kusurlu tarafın sigorta poliçesinden teminatı oranında karşılanma ihtimali de mevcuttur. Eğer Kusurlu aracın poliçesinde “Manevi Tazminat Klozu” bulunmuyorsa, bu durumda manevi tazminat noktasında kusurlu kişinin ve ruhsat sahibinin durumu manevi tazminat noktasında belirleyici olur.

ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI SONUCU SIKÇA SORULAN SORULAR

Kimler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilir?

Bu tazminat türünde kişinin desteğini en çok alan kişiler yüksek pay sahibi olur.

  • Ölen kişinin eşi.
  • Ölen kişilerin çocukları
  • Ölen kişinin annesi
  • Ölen kişinin babası
  • Destek verdiği 3. kişiler (teyze, hala, dayı vb.)

kişiler destek aldıkları oranlarda maddi tazminat isteyebilirler.

Ölenin Borçlarının Destekten Yoksun Kalma Tazminatına Etkisi nedir?

Destekten yoksun kalma tazminatı, doğrudan doğruya hayatta kalanların şahsında doğan bir haktır. Destekten yoksun kalma tazminatı ile ölenin mirası arasında herhangi bir ilişki kurulamaz. Dolayısıyla;

  • Destekten yoksun kalma tazminatı ölenin tazminatının sağlığındaki borçlara sayılamaz.
  • Destekten yoksun kalma tazminatı haczedilemez.
  • Ölenin vergi borcu dolayısıyla destek tazminatına el konulamaz.
  • Ölenin destekten yoksun kalma tazminatı hakkında, yakınlarına gönderilen haciz ihbarnameleri itiraza tabidir.
  • Mirasın reddedilmesi destekten yoksun kalma tazminat hakkını ortadan kaldırılmaz.
  • Destekten yoksun kalma tazminatından veraset ve intikal dahil hiçbir şekilde vergi alınamaz.
  • Ölenden sadece borç kalması tazminat isteme hakkını ortadan kaldırmaz

Trafik Kazasında Önce Yaralanıp Sonra Ölüm Durumunda hakkım ne olur?

Önce yaralanıp sonra ölen kişinin sağlığında sigortadan ve kusurlu taraftan almış olduğu tazminat bedeli ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez. Zira hukuk sistemimiz her maddi vakıa için ayrıma gitmekte ve tazminat kalemlerini ayrı tutmaktadır. Böyle trafik kazası sonucu önce yaralanan ve sonra ölen kişinin sağlığında almış olduğu maluliyet ve iş görmezlik tazminat bedeli, ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatından indirilemez.

Ayrıca sosyal güvenlik kurumunun vermiş olduğu maaş tazminattan indirilemez. Sosyal Güvenlik Kurumlarının ölüm dalından bağladığı dul ve yetim aylıkları ile anaya ve babaya bağlanan gelirler, destek tazminatı ile ilişkilendirilemez ve tazminattan indirim nedeni olamaz. Destekten yoksun kalan kişinin çalışması indirim ve ortadan kaldırma sebebi değildir. Destekten yoksun kalan kişinin çalışıyor olması veya çalışmaya başlaması destekten yoksun kalma tazminatını ortadan kaldıran bir neden değildir. Bir Yargıtay kararında: “Hukuka aykırı olarak gerçekleşen zararın, zarar görenin kendi imkanlarıyla giderilmesi, sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” denilmiştir. Sigorta şirketleri ilk etapta bu yönde talepleri reddetse dahi dava ve yargı bu insafsızca tutuma karşı vatandaşları korumaktadır.

Ölenin Kadın Olması Destekten Yoksunluk Tazminatını Engeller Mi?

Ölen eşin cinsiyeti, karı veya koca olması destekten yoksun kalma tazminatının alınmasına engel bir durum değildir. Trafik kazası sonucu ölen kişi koca dahi olsa karısının yaşam boyu desteğini alacak olması sebebiyle doğan yoksunluk karşısında bir tazminat bedeline hak kazanmaktadır.

Nikahsız Eşler Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alabilir Mi?

Resmi nikah olmaksızın birlikte yaşayan, makul bir süredir birlikte yaşayan nikahsız birlikteliklerde, sağ kalan ölenin destek tazminatını alabilmektedir. Bu konudaki Yargıtay Kararlarında; ‘’Medeni Kanun uyarınca evlilik bağı kurulmasa bile, karı koca gibi birleşen, bu amaç ve duygu ile yaşamlarını sürdüren kadınlar için bakım yükümlülüğünü yerine getiren erkeğin destek sayılması gerektiği, doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında kabul edilmiş bir olgudur’’.

Nikahsız Birliktelikten Doğan Çocuk Destek Alabilir Mi?

Nikahsız birliktelikte dünyaya gelen çocuklar da şartlarının oluşması halinde, tıpkı nikahlı birliktelikten doğan çocuklar gibi destekten yoksun kalma tazminatı alabilmektedirler.

İmam Nikahlı Eşin Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Alma Hakkı Var Mı?

İmam nikahlı eş ve çocukları, gerçekleşen trafik kazası sonucu ölen kişinin tazminatını tıpkı resmi nikahlı eş gibi alabilmektedir. Buradaki husus, vefat edenle imam nikahlı eşin fiili olarak beraber olduğunu ve kazanın bu süreç içerisinde gerçekleştiğini ispata bağlıdır.

Çocuklar İçin Destekten Yoksunluk Tazminat Şartları nelerdir?

Temel ilkelere göre, kural olarak, erkek çocuklar (18) yaşına kadar, kız çocuklar için ise kentlerde yaşıyorlarsa (22) yaşına kadar tazminat alırken köylerde (18) yaşına kadar anne ve babalarından destek görürler. Erkek çocuklar orta öğretim çağında iseler (20) yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa, kız-erkek ayrımı yapılmaksızın (25) yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatı alabilirler. İleri derecede sakat ve özürlü çocuklar, hayat boyu ana ve babalarının desteğine muhtaç olacakları için, herhangi bir yaş sınırına takılmaksızın, trafik kazası destekten yoksun kalma tazminatı alabileceklerdir. Bu çocukların tazminatında esas alınacak yaş çocuğun değil anne ve babanın yaşı olacaktır. Ayrıca evlenmemiş 18 ve 22 yaş üstü kızların, çalışmama durumunda her ne kadar evlilik ihtimali dolayısıyla bir indirime gidilecek olsa da yine de destekten yoksun kalma tazminatı alabileceklerdir. Yine baba evine sığınmış dul kadınlar da anne ve babalarının destekten yoksun kalma tazminatını alabilirler. Dul kadınlar da trafik kazası sonucu tazminat hakkına sahiptirler. Bunların dışında eşlerden hangisinin evlat edindiğine bakılmaksızın, evlilik birliği içinde evlat edinilen çocuklar tıpkı öz çocuk gibi tazminat alabilirler. Aynı şekilde üvey çocuklar da evlatlık gibi tazminat hakkına sahiptirler.

Küçük Çocuğun Ölümünde Anne ve Babanın Tazminat Hakkı Var Mı?

18 ve 22 yaş altı çocuklar, yaşam boyu anne ve babalarının yanında olacak olmaları, çalışarak aile bütçesine katkı sağlama durumları ve ev işlerinde anne ve babalarına yardımı nazara alınarak anne ve baba hakkında bir tazminat bedeline hükmedilir.

Yetişkin Çocuğun Vefatında Anne Babanın Tazminat Hakkı Var Mı?

Yine çocuğun yaşam boyu anne ve babasına destek olacağı yerleşik uygulaması gereğince, büyük çocuk hakkında anne ve babanın tazminat bedeline hak kazanabileceklerdir. Yargıtay birçok kararlarında aynı biçimde ve sıkça yinelendiği üzere: “Genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı, yetişkin bir insanın anne ve babasına her durumda ve belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşmaları, sık sık veya arada bir gelip gitmeleri, hatta bayram günlerinde ziyaret etmeleri bile destek sayılmaları için yeterlidir” denilmektedir.

Ölen Kardeş İçin Tazminat Alınması Mümkün Mü?

Kardeşler, eğer yardım edecek güç ve olanakları varsa, koşullar gerektiriyorsa, hiç bir yasal zorunluluk olmadan, kardeş sevgisiyle ve sorumluluk duygusuyla kardeşlerine yardım edebilirler. Bu yardım parasal olabileceği gibi, bakıp gözeterek de olabilir. Anne ve baba ölmüşlerse veya yoksul, yaşlı, hasta iseler ağabey veya abla, küçük kardeşlerine bakma görevini (yasa ve yargı yoluyla zorunlu kılınmadan) üstlenebilirler. Böylece ölen kardeşin desteğini alan kardeş, tazminat isteme hakkına sahip olacaktır.

Destekten Yoksun Kalma Tazminat Hesabı Nasıl Yapılır?

Destekten yoksunluk süreleri, kural olarak, ölen desteğin yaşam süresiyle sınırlıdır. Destekten yoksun kalan yaşça büyükse, onun yaşam süresine göre tazminat hesaplanacaktır. Çocukların destekten yoksunluğu, yetişme çağı kabul edilen yaşlara kadardır. Bunun ayrığı yaşam boyu bakım gerektiren sakat ve beyin özürlü çocuklar olup, onların tazminatı, ana ve babalarının yaşam sürelerine göre hesaplanacaktır. Anne ve baba, çocuklarının desteğinden yoksun kalmışlarsa, kendi yaşam sürelerine göre tazminat hesaplanacaktır. Eşlerin birbirlerine destekliğinde, dul kalan eşin, dava öncesinde veya dava sırasında evlenmesi durumunda, tazminat hesabı evlenme tarihine kadar hesaplanacak; eğer dava sonuçlanmadan önce (danışık söz konusu olmaksızın) boşanmışsa, evli kaldığı dönem hesaplama dışı bırakılacaktır. Şunu ekleyelim ki, yeniden evlenmede, ölen eş ekonomik yönden daha güçlü, daha varlıklı ise, aradaki fark istenebilecektir. Destekten yoksun kalan kim olursa olsun, dava sırasında ölürse, tazminat hesabı ölüm tarihine kadar hesaplanır. Teknik bir işlem olması sebebiyle ve birçok hesaplama usullerine değinmeksizin doğrudan doğruya hesaplamada esas alınan parametrelerden bahsedeceğiz. Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, ölenin sağlığında sağladığı kazancı, ölenin yaşı, evli olması halinde çocuklarının yaşı ile eşinin yaşı, bekar olması halinde desteklediği anne ve babasının yaşı, kazancını ne usulde kazandığı (maaş veya serbest usulde kazanç), kazancını bedensel güç ile mi yoksa fikri olarak mı kazandığı parametreleri dikkate alınır. Ölenin sağlığında işinin belirlenememesi veyahut kazancını ne şekilde kazandığı belirlenemez ise ‘kazancın tespiti davası’ açılarak kişinin kazancı tespit edilir. Ölenin sağlığında mesleği biliniyor ancak kazancı bilinmiyor ise ilgili meslek kuruluşlarından kazanılan emsal kazanç araştırılarak kişinin emsal kazancı bulunur ve tazminat hesabında bu kazanç esas alınır.

Destekten Yoksunluk Tazminatında Asgari Ücret Bilmecesi Nedir?

Hayatın olağan akışında genellikle işverenler, çalışanlarının Sosyal Güvenlik Kurumu kazanç primlerini asgari ücreti nazara alarak hesaplayıp prim olarak yatırır. Ancak bakiye esas kazanç elden veyahut başka usullerde işçiye ödenir. Destekten yoksun kalma tazminatında asgari ücret değil, gerçek kazanç hesaplanarak tazminat bedeli belirlenir. Bu tespiti TÜİK verilerine dayanarak delillendirmekteyiz. Ancak kişinin gelirini belgeleyemediği durumlarda dahi, hesaplama asgari ücret geliri üzerinden yapıldığından çalışmayan, gelir elde etmeyen kişilerin de tazminat hakkı olduğunu hatırlatmak isteriz.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatında İndirimler Nelerdir?

Hatır taşıması, taşıyanın bir kimseyi taşıtına bindirip ücret almaksızın ve bir çıkarı olmaksızın bir yerden bir yere götürmesidir. Bu tanıma göre, taşımanın ” hatır taşıması ” sayılabilmesi için iki unsur gereklidir: Birinci unsur, araca bindirilen kişiden bir ücret alınmamış olmalıdır. İkinci unsur, taşıyanın, taşıdığı kişiden bir çıkarı, bir beklentisi olmamalıdır. Hatır taşımasının söz konusu olduğu hallerde yapılacak indirim Yargıtay kararlarına göre ‘hakkaniyete uygun’ olarak düşülecektir. Hukuk uygulamalarında bu oran %25’i aşmamaktadır. Ancak sigorta şirketleri bu oranı daha yüksek olarak uygulamaktadırlar. Ancak açılacak bir dava ile indirim bedeli bir hakkaniyet çıtasına çekilmektedir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatında Zamanaşımı Kaç Yıldır?

Normal şartlarda ve olayın suç kapsamında olmaması halinde olağan zamanaşımı süresi olan; olayın ve zarar ile tarafların öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halde 10 yıllık zaman aşımı süresine tabidir. Ancak ve ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015 tarihinde almış olduğu karar ile destekten yoksun kalma tazminat isteme dava zaman aşımı süresi 15 yıllık uzatılmış Ceza zaman aşımı süresine tabi kılınmıştır. Özetle; destekten yoksun kalma tazminat zamanaşımı 15 senedir.

Ölümlü Kaza Ödemesini Sigorta Firmasından Nasıl En Kısa Sürede Alabilirim?

Ölümlü trafik kazası tazminatı noktasında sigorta firmalarının belli bir prosedürü vardır. Bizler bu alanda tazminatları en hızlı sonuçlandıran ofis olmakla gurur duyuyoruz. Öncelikle ölümlü kaza olduktan sonra tazminat hakkı olan kişilerin vekâletleri ile dosya oluşturma sürecini başlatıyoruz. Hastane evraklarından, adli evraklara, otopsi vb. tüm kazazede için gerekli evraklar temin ediliyor. Büromuzun hızlı çözüm alması ise şu noktada ön plana çıkmaktadır. Tüm evraklar geldikten sonra vefat eden kişinin durumu netleşmiş oluyor.

  • Yolcu
  • Şoför
  • Kusurlu – kusursuz
  • Alkol durumu
  • Tek taraflı kaza
  • İki yönlü kaza
  • Yol kusurundan kaynaklı kaza

gibi kaza sonrası tazminat ödemesinde bize gerekli bilgileri toparladıktan sonra süreci hızlandırma çalışmalarına başlıyoruz. Örnek olarak eğer evrakları toparlama süresinde otopsi raporu eksik ise o konuda ofis olarak gerekli mercilerle görüşerek hızlandırma taleplerimizi iletiyoruz. Kaza sonrası eğer bilirkişi veya adli evraklarda eksiklik varsa tamamlanması için hukuk yolu ile tüm başvurular ve sonrasında takipleri ayrı ayrı yapılıyor. Tüm bu süreçleri maksimum kaza sonrası 15 gün içinde aştıktan sonra sigortadan hızlı ölüm tazminatını nasıl alırız sorusunun çalışması tarafımızca başlıyor. Öncelikle sigortadan ölümlü kaza tazminatı almak için evraklar tamamlandıktan sonra sigortanın ödeme tutarı için danıştığı veya aktüer yaptırdığı medikal firmalara gitmesine gerek kalmadan ya da gitse de sonuç değişmeden ofis bünyesinde ölen kişinin yakınlarının alacakları tazminatlar ayrı ayrı hesaplanarak tarafımızca başvuru yolu ile oluşturduğumuz Sigorta Şirketi bünyesindeki hasar dosyasına sunuluyor. Tarafımızca hazırlanan aktüer hesaplama sonrası öncelikle sigorta firmasının insafına kalmadan müvekkillerin hakkını tam olarak belirlemekteyiz. Bir diğer avantaj ise müvekkillerin hak ettikleri rakamı kendi bünyemizde belirlediğimizden Sigorta Şirketlerinden gelen tekliflere bu yönde cevap verebilme kabiliyetine sahip olmaktayız.

ARAÇ DEĞER KAYBI

Araç değer kaybı son yıllarda gündemimize oturan bir kelime olmuştur. Birçok aracın trafikte karıştığı kazalar sonrası değer kayıpları da bu oranda artmıştır. Araç değer kaybını, aracın kaza öncesi değeri ile kaza sonrası değeri arasındaki fark olarak tanımlayabiliriz.

Araçta Onarım Sonrası Doğan Değer Kaybı

Bir araç ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak kazadan önceki durumuna getirilemez. Bir araç satış aşamasına geldiğinde kaza dolayısıyla doğan onarım bedelleri, ikinci el araç satış reel piyasasında aracın satış bedelinden tenzil edilir. İşte sigorta şirketleri araç değer kaybı bedelinin kusurlu olmayan veya nispeten kusurlu olan mağdur tarafa ödenmesi için araç değer kaybı sigorta maddesini kara yolları zorunlu trafik sigorta poliçesinin içerisine yerleştirmişlerdir.

Halkımızın bu konuda bilinçli olmayışı, imzalanan sigorta poliçelerini okumaması da sigorta şirketlerine sigorta poliçesi imzalanma aşamasında peşinen ödenen bu teminat bedelinin, sigorta şirketlerinin uhdesinde yani cebinde kalmasını sağlar, ancak birazdan anlatacağımız hak arayışı yolları bu sigorta bedelinin yani araç değer kaybının mağdur tarafa ulaşmasını sağlamaktadır.

Her ne kadar sigorta şirketleri tarafından araca onarım sonrası yeni takılan parçaların aracın değerini artırdığı ileri sürülse de bu durumda dahi aracın kazadan önceki durumuna kavuşması oldukça zordur.

Bir Yargıtay kararında denildiği gibi, tamamen onarılmış olsa bile, kazaya uğrayan araç tahribatın izlerini taşır; hiç hasar görmemiş araç değerinden düşüktür; bu da sürüm değerinden kaybı sonucunu doğurur. Örneğin, kazaya karışıp hasar almış araç, çok iyi onarılmış, parçaları yenilenmiş olsa dahi satılmak istendiğinde, aracın kaza geçirdiğini öğrenen alıcı istenen parayı vermeyecek; daha düşük bedelle satın almak isteyecek veya almaktan vazgeçecektir.

Araç Değer Kaybının Belirlenmesinde Dikkat Edilen Ölçütler

Aracın kaza tarihindeki hasarsız piyasa değeri ile hasarlı haldeki piyasa değeri arasındaki farkı belirlemek için;

  • Aracın üretim yılı
  • Aracın hasar geçmişi ve niteliği
  • Aracın kilometresi
  • Marka ve model bilgisi
  • Trafiğe çıkış tarihi
  • İkinci el değeri
  • İşlem gören parça sayısı
  • Değişen parçaların önemi
  • Onarım yapan yerin yetkili servis olup-olmaması
  • Boya işlemi

Yaşı ve aracın yürüyen aksam denilen bölgesinin almış olduğu hasarlar tüm kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa değeri arasındaki farka göre değer kaybı hesaplanır.

Araç Değer Kaybında İzlenen Prosedür

Araç değer kaybı noktasında talepte bulunabilmek için şu şartların oluşmuş olması gerekir.

  • Kazanın son 2 yıl içerisinde meydana gelmiş olması.
  • Kazada talepte bulunanın haklılık payının olması şarttır.
  • Kaza tespit tutanağı istenir.
  • Aracın tamiri yapılmış olmalıdır.

Bu şartları sağlayanlar araç değer kaybı talebinde bulunabilirler.

Araç Değer Kaybı Nasıl Tahsil Edilir

Yukarıdaki belgelerin kazaya sebebiyet veren ve yüksek oranda kusurlu olan tarafın sigorta şirketine verilmesi halinde, 15 gün içerisinde tarafınıza herhangi bir bilgilendirilmede bulunulmaz ise, Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurabilme veya zararınızın tazmini için dava açabilme hakkına kavuşmuş olursunuz. Sigorta Tahkim Komisyonu dava yolundan daha hızlı ve pratik olması sebebiyle tarafımızca müvekkillerimize tavsiye edilmektedir.

İzleyen süreçte Sigorta Tahkim Komisyonu zararın ödenmesi için tazminata hükmeder ve başvuru ücreti bedelini başvurana ödenmesi kararı ile iade eder. Daha sonra bu karar sigorta şirketine icra takibi veya bildirim usulüyle gönderilip ilgili tazminat tahsil edilir.

Değer Kaybı Tahsilatı Yapılamayan Haller

  • %100 Kusur durumunun başvuran tarafında olması,
  • Aracın aldığı yolun 163.000 Km’yi geçmiş olması,
  • Tek taraflı kazalar,
  • Kazanın üzerinden 2 yıl geçmiş olması,
  • Tampon gibi basit giderilebilecek nitelikteki hasarlarında(örneğin hafif çizikler, hafif göçükler)

Motosiklet kazalarında ise genel olarak tazminat ödememesi yapılmamaktadır. Ancak yargı kararı ile ödeme alınabilmektedir. Araç değer kaybı noktasında da bu alanda ekibi olan ve birçok aracın dosyasını çözmüş avukat ile yol almanız sizi kârlı çıkaracaktır.

Değer Kaybına Uğrayan Araç Satılmışsa Eski Sahibi Hak Talep Edebilir Mi?

Bu soruyu söyle yanıtlamak gerekir. Araç en iyi biçimde onarılmış olsa dahi, kaza geçirmiş araç eksik bir bedelle satılmış olacaktır. İşte “değer kaybı” olarak nitelenen bu eksiklik, zarar sorumlularından istenebilecektir. Ancak satılmış araç için ancak dava yolu ile değer kaybı alınabilmektedir.

Similar Posts